her ne olduysa o tecrübeyi yaşayıp yaşattıktan sonra kendimi nedensiz bir arayışa attım…beni gerçekten sevecek ve benim de onu seveceğim birinin peşi sıra gittim…ve ilk defa peşinden koştuğum birşey beni bu kadar heyecanlandırdı…heyecanım onun dediği her türlü beni asabi eden şeyleri alttan alma ve ne olursa olsun onu kaybetmeme isteğimle eş değer oldu…yani bunca kaybettiğim şeylere karşı onu nedense eşitleyecek gibi kaybetmek istemiyordum…artık çoğu şeyi karşıma alıp, hiç yapmadığım ya da yapmayı aklıma getiremediğim şeyleri yapmanın zamanı gelmişçesine bir bağlılığım vardı…aşık mısın gibi saçma sapan bir soru olamaz…neden mi?..
çünkü bu soruyu soran, bir de der ki aşk bir defa yaşanır! eğer aşk bir defa yaşanırsa ve daha önce benim yaşama ihtimalim yoksa, yani öyle bir şey yaşanmamışsa, tecrübe edilmemişse, nerden bileceğim ben aşık olduğumu. yani ilk defa dünyaya gelen birine sen, gözlerini kapat ve sor ki dünya nasıl birşey, dünyalı mısın diye!.. aynı şeyin şeyi işte… bu mevzuyu kapadıktan sonra geçelim devamına…
gelip gittim ve gelip gideceğim bir yere kadar onun için…peki sonra ne olacak?…o benim mi olacak?…aklımda binlerce soru olacak…ya da diğerleri gibi mi olacak…yaptıklarımın cezasını mı alacağım?…daha nicelerine sarıldım :( neyse bekleyip göreceğiz…
benim için gurbet olan bir yere gideceğim…yine yol göründü gurbeteeeee…diye cığırmak istiyorum şimdi haluk abi gibii :) güldüm gördün…bu demek değildir ki keyfim yerinde…iyici saçmalamadan…nokta!…